ruhunuza renk katın!

Ankara'da yaşıyorum ben. Karasal bir iklim, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı! Okul hayatımız boyunca coğrafya dersinde öğrendiğimiz cümledir bu. İklimin insan ruh ve bedenini etkilediği açık ve net. Akdeniz insanı daha sıcak ama bir o kadar da ağır kanlı; ege insanı daha ılıman, mülayim; doğu insanı daha çetinceviz daha içine kapanık; karadeniz insanı tez canlı ve çabuk parlayıp sönen... Tüm bu saydıklarım bizi biz yapan unsurlardan. Ama iç anadolu insanının öyle bir ortak noktası var ki diğer tüm bölgelere taş çıkartacak türdendir : MUTSUZ...

Ben doğma büyüme Ankara'lıyım. Ufak tefek iş gezileri ve tatiller dışında başka illerde uzun süreli yaşamadım. Bana Ankara'yı soranlara ''GRİ BİR ŞEHİR'' derim hep. Yanlış anlaşılmasın lütfen Ankara'yı severim ben. Gridir ama düzenlidir! Gridir ama sakindir! Gridir ama yaşam kolaydır! Gridir ama trafik sorunu yoktur! Gridir ama benim şehrimdir! Ama bu grilik bulaşıcıdır. İnsanlarına da geçmiştir. Sokakta yürürken bunu çok net görebilirsiniz. Ben kendim gibi istisna mutlu ruhlardan bahsetmiyorum. Kimse üzerine alınmasın:)

Kimsenin gülümsemediği, asansöre bindiğinizde insanların size vebalı gibi davrandığı, dolmuş şöforüne ''iyi günler'' dediğinizde uzaylı muamelesi gördüğünüz, renkli giyinen insanlara deli gözüyle bakıldığı, ev-iş arasındaki mekik dışında AVM kültürüne bulanmış ailelerin bulunduğu, yeniliklere açık olmayan komşularla dolu bir şehirdir Ankara..  Çok tuhaf.. Mutlu olduğumuzda kendimizi suçlu hisseden, kırmızı etek giyersek insanlar ne der diye düşünen, komşularını bütün gün pencerede gözetleyen ama karşılaşınca selam vermeyen, market sırasında önümüzdeki insanları 1 dk sonra dövecekmişiz gibi bakan bir millet olduk. Kimse mutlu olmayı seçmiyor. Hep asık suratlı, hep melankolik bir ifade ile dolaşır olduk. Oysa bilim adamları ispatlamışlar, gülümsemek bulaşıcıdır! Kaza yaptığınızda arabadan inerken diğer aracın şoförüne gülümseyerek yaklaşın. Bakalım ne olacak?

Tembel olmayın, gülümseyin, mutluluğu seçin! Hayatınızı daha iyi şartlarda yaşamak başkalarının size sunacağı imkanlarla değil sizin kendinize vereceğiniz imkanlarla ilgilidir. Bizi mutlu eden şeyleri düşünerek başlayalım güne, iş yerimize canlı çiçekler alalım her hafta, her sabah karşılaştığımız simitçiye ''günaydın Sabri Abi'' diyelim, sokaktaki hayvanlara sevgiyle bakalım.. Ve her yeni güne şu niyetle başlayalım : ALLAHIM, BUGÜN SENDEN BİR MUCİZE BEKLİYORUM! Mucizelere inanın... Ruhunuza ve kıyafetlerinize renk katın!

Sevgilerimle,

Aslı B.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayat hep boşlukları dolduruyor. Yeter ki siz izin verin!

size liste yaptım:)

Bir elim hep yalnız...