bilançonuz krediye elverişli mi..?

Bu yazıyı yazdığım an itibariyle tam 7 gün 26 dakika sonra 39. yaşıma girmiş olacağım... İnsanı büyütenin pastadaki mum sayısı olmadığını anladığım günden beri önemsemem kaç yaşımı geride bıraktığımı. Ama bunca yaşanmışlıklara rağmen hala bulamadım beni asıl olgunlaştıran kırılma noktasını... Asla da bulamayacağım sanırım. Tek bildiğim, çok uzun bir süredir içimden ne geliyorsa dudaklarımdan dökülmesine izin verdiğimdir. Böylece ''keşkelerim'' de çıkıp gitti hayatımdan.. Zamanında gidenler gibi....  Hayatınızın bir döneminde kelimelerinizin boğazınıza kılçık gibi takılıp çıkamadığı veya harekete geçmek isteyip de yerinize mıh gibi çakıldığınız anlar olmuştur mutlaka. Basiretiniz bağlanır... Rüyalarınızdaki gibi bağırırsınız ama sesiniz çıkmaz.. Bataklıkta gibi hissederseniz kendinizi, ne yaparsanız yapın çıkış yeri bulamayacağınızı düşünürsünüz. İnanılmaz bir özgüven kaybı yaşarsınız gereksizce.. O an için en mutsuz zamanlarınızdır. Hatta daha da abartıp
depresyona ramak kaldığını bile düşünürsünüz. Dünyadaki tek mutsuz insan sizsiniz, bahtsız ve şanssız olmak kaderinizmiş gibi hissedersiniz. Sonra zamanla değişir tüm bu olumsuz düşünceler. Dışarda hala çok güzel bir hayat olduğunu bilirsiniz. Nefes aldığınızı hatırlar, kalbinizin ritmini duymaya başlarsınız tekrar. Ve aradan yıllar yıllar geçer.. Tekrarlanan hatalar, yanlış insanlar, çıkartılan dersler, gitgide taşlaşan bir kalp, ''kimseye ihtiyacım yok..!,, edaları, ''elbet doğruyu bulacağım..,, ümitleri ile yıllar geçer.. Sonra bir gün mailinize düşen bir ''merhaba '' ile geride bıraktığınızı düşündüğünüz herşey dökülür önünüze. Ama bu defa biraz mahçup, daha masum, sorgusuz, yargısız ve artık ''olmuş bu! '' diyeceğiniz türden birini bulursunuz karşınızda. Sıradan başlar sohbet.Sanki çok da merak ediyormuşsunuz gibi işten, güçten, havadan, sudan konuşursunuz. 2 saatin sonunda gelip çatar kapıya 8 yıl öncenin muhasebesi. Merak bile etmiyorsunuzdur gerçi onca yıl önce yapılan yanlışın nedenini. Söyleyemediğiniz sözlerin anlamı kalmamıştır artık. O yüzden söylenenlerin de acısı yoktur yüreğinizde. Hep dediğim ve inandığım gibi, olması gereken zamanda olması gerektiği şekilde yaşanıyor herşey. Tek kaçırdığımız ve sonrasında da pişmanlık duyduğumuz şey ise aslında yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız değil, olayları içindeyken kabullenmememizdir...


P.S.: Muhasebe defterinizi açmanın ve bilançonuzu ön yargılarınızı geride bırakarak sorgulamanın zamanı gelmiştir belki de...


Sevgilerimle, 

Aslı B.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayat hep boşlukları dolduruyor. Yeter ki siz izin verin!

size liste yaptım:)

Bir elim hep yalnız...