dizginlerinizi nasıl yönetiyorsunuz..?

Güne yağmurla uyandık Ankara'da! Pencereden bakınca kapalı, puslu bir gökyüzü ve ıslak sokaklar çarpıyordu göze. ''Harika!'' dedim kendi kendime. Tertemiz bir hava vardır kesin dışarıda. Tüm gece yağmur suları ile temizlenmiş caddeler, ağaçların yapraklarında kalmış su tanecikleri ve sonrasında hissedilen eşsiz toprak kokusunu düşündüm sonrasında. Attım kendimi dışarı. Kapıdan çıkar çıkmaz soludum ciğerlerime berrak havayı. O kadar temizdi ki kimseye kendini kötü hissettirme imkanı yoktu havanın. Kapalı ve puslu olmasına rağmen. ''Ne güzel!'' dedim kendi kendime. İliklerime kadar hissedebildiğim bu güzel günün tadını çıkartmak için başladım hayallere. Benim hayallerim erişilebilir olanlardandır. Kırıklığını yaşamamak için bu seviyede tutmak hayatım boyunca aldığım en doğru kararlardan biridir. Yine öyleydi bugünkü hayalim de. Ofise gidince güzel bir kahvaltı, ardından Türk kahvesi eşliğinde okunacak gazete ve günün trafiğine hazır olma!. Binlerce şükür ki bugün de tüm hayallerimi gerçekleştirdim. Hadi hemen şimdi erişilebilir bir hayal kurun gün bitmeden. Ve oturup bekleyin gerçekleşmesini. Sonra da hayallerinizi gerçekleştirmenin hazzı ile kendinizi şımartın. İşte bugün sizden mutlusu yok! 

Bir arkadaşım vardı. Hiç mutlu olmayı beceremeyen, küçük şeylerin tadını çıkartmayı bilmeyen, dünyadaki tüm olumsuzlukların sadece kendi başına geldiğine inanan, asla da bunun değişmeyeceğini iddia eden biriydi. Enerjisi, dış faktörler istediği şartlarda iken çok yüksek olan, bununla beraber hiçbirşey kendi istediği doğrultuda gitmediğinde dibe vuran biriydi. Olumlu konuşmalarımın, örneklendirmelerimin ve kendi gerçeklerimi
anlatmamın faydası olmadı ona. Sonra bıraktım uğraşmayı. Düşündüm ki herkes kendi tekamül sürecini yaşar, hiçbir zorlama ya da öğüt ile yaşatılmaz.. Bugün yazdığım ''HAYALLERİM'' ve ''YÜKSEK ENERJİ'' yazımı o okusa eminim yorumu şu olurdu : '' Ben inanmıyorum böyle şeylere! Aksine beni depresif yapar bu havalar. Ne kadar sıkıcı, ne giyeceğimi bile bilemedim. Şu mutluluk oyunlarını hayretle izliyorum! oysa gerçekler öyle değil.. ,, Üzülüyordum onun için ama bunu da bıraktım artık. Allah bize hem akıl hem fikir vermiş. Her ikisini de nasıl kullanacağımız bize bağlı. Sorarım size; mutlu, hayatın her anından keyif alan, bastığımız kaldırımlarda tökezlediğimiz durumların olmasını da kabul eden, başımıza her ne geliyorsa ders alarak yoluna daha da büyük heveslerle devam eden, düştüğünde kendi başına kalkabilmenin tadını çıkartan biri mi olmak isterdiniz..? Yoksa, her zaman asık suratlı, mutsuz, yaşadığı hiçbir anın tadını çıkartamayan, hayatındaki tüm küçük keyifleri de bunları yaparken kaçıran ve sonunda yine elinde hiçbir şey kalmayan biri mi olmak..? Tercih sizin. Kimse sizi seçiminiz için yönlendirmiyor, zorlamıyor. Hayat bir defa yaşanıyor. Onun da dizginleri sizin elinizde..



Sevgilerimle,

Aslı B. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayat hep boşlukları dolduruyor. Yeter ki siz izin verin!

size liste yaptım:)

Bir elim hep yalnız...